14 Ocak 2013 Pazartesi

Döviz Piyasası Zaman Dilimlerinin Gizli Ritmleri (Boris Schlossberg)

Traderlar, döviz (FX) piyasası ile tanıştıklarında, ilk öğrendikleri bilgi bu piyasanın dünyanın her yerinde, haftanın altı günü ve 24 saat boyunca açık tek finans piyasası olduğudur. Bu ifade, teorik olarak doğru olsa bile, pratikte FX işlemleri üç farklı günlük işlem seansından oluşur. Her bir seansın gerçek yapısını ve garip düzenini anlamak, döviz piyasasında sık sık gerçekleşen çelişkili hareketlerinden kar elde etmeye çalışan her trader için son derece önemlidir. Kısaca, gün içinde döviz işlemleri yapmak istiyorsanız, döviz piyasasının gizli ritmlerinin farkında olmanız gerekir.

Güneşi Takip Edin
Döviz işlemleri, güneşi takip eder. Japonya, döviz piyasanın resmi olmayan merkezi olmasına rağmen, işlemler Asya Pasifik ülkelerinde, Wellington, Yeni Zelanda ve Sidney, Avustralya’da daha önce başlar. New York’taki traderların pek çoğu pazar akşam yemeği planları yaparken, Asya’da çoktan Pazartesi günü başlamıştır.  Pazar günü New York saatiyle 5:00’de dövizler işleme hazırdır ve böylece bu durum döviz piyasasını, her hafta açılan ilk finans piyasası yapar.

Ancak, sabahın erken saatleri, pek çok insanın gözlerindeki uyku mahmurluğunu atarak geçirdikleri sakin bir zaman dilimi olması gibi, Asya seansı da genellikle döviz piyasalarında en sakin ve volatilitenin en düşük olduğu seanstır.  Döviz işlemlerinin yapıldığı üç büyük merkez arasında, Tokyo en düşük işlem hacmine sahiptir – günlük 3 trilyon $’lık işlem hacminin sadece % 15’i Tokyo’da gerçekleşir. Asya işlem saatlerinde EURUSD paritesinde 20-30 piplik hareketleri görmek çok sıradışı bir durum değildir ancak likidite eksikliği alış/satış spreadlerinin artmasına, GBPUSD paritesinin bazen, Londra ve New York seanslarında alışıldık üç puanlık spreade karşılık altı puan genişlikte işlem görmesine neden olabilir.

Aslında çoğu zaman, Asya işlem saatlerinde yaşanan ve kayda değer tek fiyat hareketi Avustralya ve Yeni Zelanda’nın hammaddeye dayalı dövizlerinde görülür ve bu ülkelerde ekonomik veriler NEW YORK saatiyle 5:00 ve 7:30’da açıklanır. Japonya ekonomik verileri,  NEW YORK saatiyle 7:00 ve 9:00 arasında açıklanır ancak ekonomik haberlerin Japon Yeni üzerindeki etkisi, Avustralya ve Yeni Zelanda Dolar’ları üzerindeki etkisinden çok daha düşüktür. Fark nerede? Bunun yanıtı, faiz oranları ve carry trade ile alakalı.

1980’li yılların sonunda Japonya’da hem hisse senedi hem de gayri menkul piyasasındaki köpüklerin patlaması, ülkeyi uzun yıllar süren deflasyon döngüsüne soktu ve bu döngüden hala tam anlamıyla çıkılamadı. Sonuç olarak, Japonya Merkez Bankası faiz oranları ZIRP (sıfır faiz oranı politikası) adı verilen bir hamle ile faiz oranlarını 0 seviyesine kadar düşürdü ve Japon banka sisteminin yaşadığı büyük kayıplar ardından talebi arttırmaya çalıştı. Sonuç olarak, ülke ekonomisi ihracat sektörünün gücü sayesinde canlandı ancak ZIRP, 18 aydan daha uzun bir süre kullanıldıktan sonra sadece % 0,5 oranında veya 50 baz puan arttırıldı. Ayrıca, Japon tüketici talebinin istikrarsız durumu göz önüne alındığında, pek çok piyasa katılımcısı, Japonya Merkez Bankasının ilave faiz arttırımının yavaş da olsa devam edeceğine inandı çünkü Japon para politikası yetkilileri hassas toparlanmaya zarar vermeme konusunda son derece dikkatli.  Bu nedenle Yen, dünyada hala en düşük getirili temel para birimi olarak kalmaya devam ediyor.

İşin özünde, para birimleri, çok kısa vadeli bono olarak görülebilir çünkü her bir para birimi, o ülkenin merkez bankasının belirlediği faiz oranlarına bağlıdır.  Ekonomik aktiviteler arttıkça, merkez bankaları da faiz oranlarını arttırma eğilimi gösterir ve para birimi, yatırımcılar ve spekülatörlere çekici gelmeye başlar.  Bu nedenle döviz piyasası ekonomik verilere odaklıdır çünkü yatırımcılar, çeşitli merkez bankası para politikalarının gel gitlerini tahmin etmeye çalışır. Ancak, Japonya para politikasının tahmin edilebilir bir gelecekte değişmesi mümkün görünmediği için ekonomik verilerin Yen işlemleri üzerinde çok düşük etkisi vardır. 

Ancak bu durum, Avustralya ve Yeni Zelanda Doları’nda böyle değildir çünkü bu ülkelerin ekonomileri, Çin’den gelen ve doymak bilmeyen taleplere karşı kaynak yaratarak beslenmektedir. Avustralya Çin’e sanayi metalleri sağlarken Yeni Zelanda gıda ve ham madde ithal etmektedir ve bu iki ekonomide yaşanan büyüme göz kamaştırıcıdır. Örneğin Avustralya 2007 yılında 235,000’in üzerinde istihdam yaratmıştır- bu oran ABD ekonomisinde 4,7 milyon istihdama eşittir. Bu nedenle bu iki para birimi, büyük sanayileşmiş ülkeler arasında yüksek getirinin keyfini çıkarır (Faiz oranı Avustralya’da % 6,75, Yeni Zelanda’da ise % 8,25’tir).

Döviz: Çok Kısa Vadeli Bono

Asya Pasifik ekonomilerinde faiz oranlarındaki bu büyük tutarsızlık, kendi ülkelerindeki tasarruf hesaplarında sadece 50 baz puan getiri ile karşı karşıya olan Japon perakende yatırımcılarının dikkatinden kaçmaz. Bu nedenle Asya seansında bu büyük akış, AUDNZD / NZDJPY çapraz paritelerinde carry trade işlemlerinde gerçekleşir. Spekülatörler, Avustralya ve Yeni Zelanda Dolarları ile Yen işlemi yaparak faiz oranı farklılıklarından getiri elde etmeye çalışır. 

Ancak carry trade işlemleri, büyük oranda risk iştahına bağlıdır ve genellikle hisse senedi hareketleri ile de bir ilişkisi var.  Spekülatörler, risk alma konusunda istekliyse ve hisse senedi alıyorlarsa, carry trade işlemleri de her zamanki gibi ralli gösterir. Ancak piyasa aniden risk iştahını tersine çevirirse, carry trade işlemleri de hisse senetleri ile birlikte düşer.

Döviz piyasası sürekli hareketli olduğundan, fiyatlarda çok büyük boşluklar meydana gelmez.  Ancak, New York’tak hisse senedi piyasaları Cuma günü düşük seviyeden kapandıysa ve risk kaçınımı haftasonu da devam ederse, Yen, pazar gecesi açılışta genellikle daha yüksek bir boşluk sergiler. Bunun nedeni Japon ekonomisindeki yerleşik güç değil, carry trade işlemlerinin kapsamlı bir şekilde sona erdirilmesi ve dolayısıyla yüksek getirili Avustralya ve Yeni Zelanda para birimlerinde satış olurken Yen’in geri alınmasıdır.  Bu iki güç (risk iştahı ve risk kaçınımı) Asya seansı sırasında işlemlerin arkasındaki esas güçtür.

Londra: Dövizin Kalbi ve Ruhu

Döviz piyasasında resmi bir merkez olmamasına rağmen, dünyada serbest akış sergileyen her türlü para biriminde piyasa yapmaya hazır 200 aracı ile döviz piyasasının kalbi ve ruhudur.  Asya ve Kuzey Amerika’nın ortasında bulunan Londra, dünyada büyük bir finansal aracı kurumu görevi görür ve % 35’lik bir oranla günlük işlem hacminin en büyük dilimine sahiptir. New York saatiyle 2:00’da başlayan Avrupa Seansı, sert fiyat hareketleriyle ünlüdür. Londra’da çok fazla yatırımcı olduğu için ve hepsinin bekleyen emirleri olduğu için, Avrupa seansındaki ilk fiyat hareketi, genellikle sahtedir çünkü aracılar, stop emirlerini çalıştırmayı ve destek ve direnç seviyelerini araştırmayı dener.

Bu dinamik “Londra sahtesi” olarak bilinir.  Aracılar ve spekülatörler, fiyatı ne kadar uzatabileceklerini görmeyi, zayıf kısa ve uzun pozisyonları piyasadan uzaklaştırmaya zorlamayı dener.  Tabii ki bazen, Londra’daki başlangıç hareketi aslında doğru çünkü herkes piyasaya katılır ve genellikle Kuzey Amerika seans başlangıcına kadar devam eden güçlü bir trend oluşur.

Londra en büyük likidite havuzu olduğu için, alışlar ve satışlar bu süre içinde gözle görülür bir şekilde daralır. EURUSD paritesi genellike 1,5 pip genişliğinde işlem görürken, Pound istikrarlı bir şekilde üç pip aşağı veya yukarı bir seviyede işlem görür. Avrupa seansı, kısa vadeli tradingde bu küresel günde en iyi fırsatlardan bazılarını sunduğu için, volatilite büyük oranda artarken, alış/satış spreadlerinde de daralma olur.

New York saatiyle 4:00 ve 5:00 arasında, İngiltere ve Avrupa verilerinin pek çoğu açıklanır ve piyasalar dikkatlerini ekonomik haberlere verir. İngiliz ekonomi verisindeki büyük sürprizler, GBPUSD paritesinde geniş hareketlere neden olabilir.  Paritenin, yaşanan ilk şaşkınlık sonrasında bu boşluğu yukarı veya aşağı yönlü olarak 40 puan kapatması çok sıra dışı bir durum değildir.  Son derece önemli ekonomik sürprizler, her iki yönde 100 puana kadar boşluk yaratabilir.  Bütün yatırımcıların, teknik veya temel veri odaklı olsun fark etmez, akıllarında tutmaları gereken konu, ekonomik takvimi takip etmenin önemi ve ufukta görülen potansiyel riskli olayların farkında olmalarıdır.  Ekonomik haberlerin o kadar önemli olmadığını iddia eden, haberlerden önce işlem açan ve haber sonrası kargaşada anında stoplanan ve sonra işlem kendi yolunu izlerken öfkeye kapılan sayısız trader tanıyorum.

Genel olarak, haber açıklamaları öncesinde bir süre beklemek ve daha sonra yaşanan fiyat hareketinde işlem yapmak en iyisidir. Risklere karşı hazırlıklı olup, ekonomik tahminlerde çok başarılı olsanız da, beklentiye yönelik yapılan işlemler, döviz piyasasının en karlı kısa vadeli fırsatlarından birisi olabilir.

ABD: Lastiğin Yolla Buluştuğu Yer

New York saatiyle yaklaşık 7:00’da, ABD işlem saatleri başlar ve genellikle Avrupa seansında görülen fiyat hareketlerinin neredeyse tamamı Kuzey Amerika’daki traderlar tarafından tersine çevrilir.  Fiyat yönündeki bu değişiklik, odak noktasının değişikliği nedeniyle gerçekleşir çünkü Avrupa’dan gelen ekonomik haberler geri planda kalır ve ABD ekonomik veri açıklamaları sahneye çıkar. 

Avrupa ve Amerika ekonomik verileri arasında yaşanan bu savaşta, ABD ekonomi haberleri neredeyse sürekli kazanır. Bunun nedeni Dolar’ın dünyanın rezerv para birimi olmasıdır. Çoğu zaman EURUSD paritesi, olumlu gelen Avro Bölgesi haberleri nedeniyle Londra seansı boyunca ralli yapabilir ve ABD verilerinin yukarı yönlü sürpriz yapması halinde elde ettiği kazancın büyük bir bölümünü iade eder.  Bu iniş çıkışlı fiyat hareketi, grafik okuyucuları için sinir bozucu olabilir ancak spekülatif akışların piyasayı nasıl etkilediğini anlamada son derece önemlidir.


Spekülatörler, döviz piyasasında hayati bir rol oynarlar, özellikle de Kuzey Amerika işlemlerinde.  Döviz piyasası, şirketlerin döviz risklerini koruma altına almanın bir yolu olarak tasarlanmış olsa da, analistler döviz hacminin % 95’inin yapısı gereği spekülatif olduğunu tahmin etmektedir. ABD seansı, günlük hacmin yaklaşık % 25’ine sahiptir ancak % 10’u, küçük bir şehre aittir: Greenwich, Connecticut. Bu şehir, dünyanın en büyük hedge fonlarının yuvasıdır. 
Bunun nedeni, spekülatif akışların, döviz piyasasının günlük operasyonlarında son derece büyük bir etki yaratmaları ve spekülasyonun bankalardan veya hedge fonlarından gelip gelmediğine bakmaksızın valüasyon noktasının çok ötesinde hareketleri abartmalarıdır.

Genel Mesaj

Her seansın birbirinden farklı yapısı göz önünde bulundurulduğunda, traderların, bu üç zaman diliminde birleştirici bir kısa vadeli strateji yaratmalarını sağlayacak genel bir mesaj var mı? Aslında yok. Ancak bir stratejinin, sağlam tahmin edici güçleri olduğu düşünülüyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Asya seansı en sakin seans çünkü EURUSD paritesi genellikle her iki yönde 30 puan hareket ediyor. Ancak, EURUSD paritesi Asya seansında bir yöne ya da diğer yöne güçlü bir kırılma yaşarsa, bu hareketin Avrupa ve Kuzey Amerika işlem saatlerinde de devam etme ihtimali son derece yüksektir. 

Şekil 1’deki EURUSD paritesine bir bakalım. 6 Kasım gecesi, Avro, Tokyo işlem saatlerinde, Halk Kongresi Komite Başkan Yardımcısı Cheng Siwei’nin döviz rezervlerini, Dolar gibi zayıf para birimlerini dengelemek adına Avro gibi “güçlü para birimlerine kaydıracaklarını söyledikten sonra kırılma yaşadı.  Tokyo’daki kırılma, haber yayıldıkça Londra ve New York seanslarında da devam etti.  Genel olarak, para birimleri Tokyo’da hareket ediyorsa bunun önemli bir nedeni var demektir ve traderların, o fiyat hareketine dikkat etmeleri tavsiye edilir. 

Kapanış Düşünceleri: Fırtına Öncesi Sessizlik

Yüzeysel olarak, döviz piyasası nispeten sakin bir piyasa.  Kaldıraç olmadan, EURUSD paritesinde ortalama günlük bant aslında %6’nın altında ve bu oran Dow Jones Sanayi Ortalamasındaki fiyat hareketlerinden bile daha az.  Ancak bu sakin dış görünüm içinde oldukça yüksek bir volatilite barındırıyor. Bu durum, Kanada Doları’nın fiyat hareketlerinde çok daha iyi görülebilir. 

Şekil 2’ye bir bakın. 24 saatlik bir periyodda, grafikte USDCAD paritesinin 1,003 seviyesinde açılıp, 1,004 seviyesinde kapandığı (10 puanlık hareket) görülüyor.  Ancak gün içi fiyat hareketi, paritenin, en yüksek 1,008 en düşük 0,997 seviyesine ulaştığı dalgalanmalar gördü.   Diğer bir kelimeyle, USDCAD paritesi gün içinde sadece 10 puan hareket etti. Gün içi fiyat hareketleri toplandığında ise 200 puanın üzerinde!  Döviz piyasasının gizli ritmlerini anlamak, yatırımcıların yüzeyin altındaki bütün aktivitelerden kar etmelerini ve o piplerden bazılarını yakalamaya yardım eder.

Hiç yorum yok:

Risk Uyarısı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım
danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti,
aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen
bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı
sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve
tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine
dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk getiri
tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer
alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize
uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Bu Hafta Çok Okunanlar

Edebiyat Sitesi