14 Ocak 2013 Pazartesi

İşlem Planına Bağlı Kalmak (Sadullah Karambol)

Diyelim ayrıntılı bir işlem planı yaptınız.
İşlem yapmak için gerekli kriterlerin veya “kuralların” da tamamını biliyorsunuz.
Bu kuralların hepsine uymak için kontrol listenizi de oluşturdunuz.
Bir para yönetim stratejisi belirlediğiniz için her işlemde ne kadar riske gireceğinizi ve risk-kazanç oranınızın ne olacağını da hesaplayabiliyorsunuz.
Günün hangi saatinde pozisyon açacağınızı, hangi zaman dilimlerinde pozisyonlarınıza göz atacağınızı, hangi pariteleri izlemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Daha ayrıntılı bir analiz için her işlemi izlemek adına Excel tablonuz da hazır. Herşey ço güzel.

Gerçek şu ki, bu işin en kolay kısmı. Benzetme yapmak gerekirse, neredeyse herkes milli takımımıızn stratejisini öğrenebeilir. Maçları izleyerek ya da maçlara giderek, TV’deki yorum programlarını izleyerek gazetelerin spor sayfalarını okuyarak, Fatih Terim ile yapılan söyleşileri izleyerek, her maçta futbolcularımızın sergileyeceği oyunu tahmin edebilir bir duruma gelebiliriz. Ancak, sadece aramızdan çok az kişi, bu bilgileri kullanarak defans oyuncularımız ile birlikte maç sırasında etkili bir hücum oyunu sergileyebilir. Diğer bir deyişle, çok az oyun kurucunun bir stratejiyi uygulama kapasitesi vardır.   

Tabii ki, stratejileri öğrenmek ile milli takımda oyun kurucu olarak oynamak arasındaki fark, trading planı yapmak ve bu plana bağlı kalmaktan çok daha büyüktür. Ama esas sorun, planı uygulayamadığımız taktirde planın ne kadar mükemmel olduğunun önemini yitirmesidir. Başlangıçta bir trading planını izlemek kolay gelebilir. Özellikle de ilk paragrafta belirttiğim noktaların tamamı dahilse. Gerçek para ile işlem yapanlar ise konunun sadece bundan ibaret olmadığının zaten farkındalar.

Tabii ki, stratejileri öğrenmek ve milli takımda oyun kurucu olarak oynamak arasındaki fark, trading planı yapmak ve bu plana bağlı kalmaktan çok daha büyüktür. Ama esas sorun, planı uygulayamadığımız taktirde planın ne kadar mükemmel olduğunun önemini yitirmesidir. Başlangıçta bir trading planını izlemek kolay gelebilir. Özellikle de ilk paragrafta belirttiğim noktaların tamamı dahilse. Gerçek para ile işlem yapanlar ise konunun sadece bundan ibaret olmadığının farkındalar.

En iyi trading planını bile raydan çıkarabilen üç temel hata vardır.  Bunlardan birincisi, planın parçası olmayan bir işlem yapmak; ikincisi planın parçası olan bir işlemi yapmamak; üçüncü hata ise, istatistiksel olarak önemsiz bir olaya dayanarak trading planının kurallarını değiştirmektir.

Planın parçası olmayan bir işlem yapmak son derece baştan çıkarıcıdır.
Bir oyuncunun, planın parçası olmayan bir işlem yapmasını sağlayacak pek çok neden vardır. Bir süredir kaybediyor ve kazanmak için can atıyor olabilirsiniz. Ya da bir galibiyet serisi yaşıyor bir daha yenilmeyeceğinize inanıyor olabilirsiniz. Büyük bir bankanın Türk Lirası’nda alıma geçeceği ipucunu duymuş olabilirsiniz (Bu ipucunun, Türk Lirası satmak isteyen bir bankadan gelebileceğini ve Türk Lirası satın alacak enayiler arayabileceğini aklınızda tutun). Eski bir stratejinin parçası olan birşey görebilirsiniz. Hatta piyasaya girmek için kumarı bile göze almış olabilirsiniz. Bu senaryoların hepsi tehlikelidir. Eğer kaybederseniz, kendinizi kötü hissedersiniz çünkü kuralların dışına çıkmanın bedelini ödersiniz. Bu durum psikolojik bir hasara bile neden olabilir. Eğer işleminiz kazançla sonuçlanırsa, sadece uzun vadede kâr getirmeyecek bir davranışa devam etmek için size cesaret verecektir.

Planın bir parçası olan bir işlemi atlamak da en yaygın hataların ikincisidir. Bu durumun da pek çok nedeni olabilir. Üst üste iki kere kaybetmiş olabilirsiniz ve diğer işlemi gerçekleştirmeye korkarsınız ancak girmediğiniz bu işlemin çok kazançlı olduğunu görürsünüz. Veya üst üste üç kez kazanınca bu durumun sonsuza kadar devam etmeyeceğini düşünebilirsiniz. Neden ne olursa olsun çok tehlikelidir. Duygusal bir oyuncunun, kurallarına uyan bir işlemden vazgeçtikten sonra o işlemin kazançlı olması veya kurallarına uymayan bir işlemin gerçekleştirilmesi ve sonunda kaybetmesi sık rastlanan bir durumdur. Bu hatalar, neden pek çok yatırımcının, işlem planlarının sonuçlarından en iyi şekilde faydalanamama nedenleri arasındadır. 

Küçük örneklem hacmine sahip işlemlere dayanarak kurallarınızı değiştirmek ise, yapabileceğiniz en tehlikeli şeydir. Var olan kurallarınıza göre 300 emir yerleştirdiniz diyelim. İnişler ve çıkışların olmasına karşın bu oldukça kârlı bir strateji olabilir. Daha sonra, arka arkaya 5 işlemde kaybettiğinizi düşünelim ki bu da oldukça mümkündür. Aniden, bu küçük örneklem hacmine dayanarak  yüzlerce işlemde test edilmiş kurallarınızı değiştirdiniz. Küçük bir işlem örneğine aşırı tepki vermek, sizi tehlikeli bir yola sokabilir. Eğer bu 5 kaybı telafi etmek için kurallarınızı değiştirirseniz aynen devam etmeniz halinde yaşamayacağınız çok daha büyük kayıp yaşarsınız. Tabii ki kurallarınızı zaman zaman yeniden değerlendirmek çok akıllıcadır. Ancak 5 işleme dayanarak çok büyük değişiklikler yapmayın.

Umarım bu örnekler, yolunuzda ilerlemenize ve işlem planınızı izlemenize yardımcı olur. Eğer kendinize neden planınızın gerektirdiği kadar kar elde edemediğinizi soruyorsanız, yukarıdaki öykülerden birinin sizin durumunuza uygun olup olmadığını kontrol edin. Bu örneklerden ders alın ve en başından itibaren disiplininizi bozmayın.

İşlem Yapmayı Nasıl Öğrenebilirim? (Brett N. Steenbarger, Ph.D)

Bana e-posta atan bir trader, görünüşte çok basit olan ama aslında o kadar da basit olmayan bu soru sordu: İşlem yapmayı nasıl öğrenebilirim?
İşe nereden başlayacağını bilmek çok zordur. Bu konuda eğitim alabileceğiniz pek çok hizmet olsa da bu hizmetler genellikle pahalı.  Trading konusunda çok hırslı olan ancak nakit parası olmayan bir trader için gerçekten önemli bir sorun.

Bu konuda benim görüşüm şu: Nasıl işlem yapılacağını öğrenmenin en iyi göstergeyi veya trading formasyonunu bulmakla hiçbir ilgisi yok.  İşin aslı, trading aynı satranç ve beyzbol gibi bir performans yeteneğidir.  Yani trading, zaman içinde bol bol uygulama yapılması ve geliştirilmesi gereken yeteneklerin bütünüdür.  Kişisel yardım psikolojisi veya trading seminerleri ekran önünde geçirilen zamanın ve formasyon tanıma, uygulama ve risk yönetimi ile ilgili kazanılan yeteneklerin yerini tutamaz.

İşte size bu öğrenme sürecini başlatmak ile ilgili birkaç ipucu:

1) İşe genel bir çatı üzerinden başlayın
Bir şirket için geliştirdiğim eğitim programında, alışları, satışları, trendleri, konsolidasyon alanlarını, piyasaların nasıl değer belirlediğini ve değer belirlerken zaman, fiyat ve hacmin karşılıklı etkileşimini anlamak için Jim Dalton’un Piyasa Profili (Market Profile) isimli çalışmasını genel çatı olarak kullandık.  Pek çok çatı bulabilirsiniz ancak Jim Dalton’un piyasalara giriş çatısının son derece pratik ve kolay kullanımlı olduğunu söyleyebilirim.  Aslında böyle bir çatı piyasalar hakkında düşünmenin bir yolu. Sık sık yeni traderlar, piyasaların gerçek anlamda nasıl çalıştığını anlamadan teknik formasyonları ve işlem stratejilerini öğrenerek işe başlar.

2) Gözlem yapın
Bu cümleyi tekrarlamaktan dilimde tüy birri siz de muhtemelen duymaktan bıktınız. Ancak öğrenme süreci boyunca sermayenizi ve ruh halinizi de korumalısınız! Yeterli bir hazırlık yapmadan piyasaya dalmak ve profesyoneller karşısında trading yapmak, zararlı trading alışkanlıkları ve duygusal alışkanlıklar edinmenin bir yoludur.  Kendi öğrenim sürecime ilk başladığımda, her gün, EURUSD, USDJPY, GBPUSD paritelerinin grafiklerini sürekli inceledim. Şimdiye kadar binlerce grafik incelediğimi söyleyebilirim. Bu grafikleri her gün incelemek bant hareketlerini, kırılmaları piyasa hareketlerindeki formasyonları görmemi sağlıyordu. Sermayenizi riske atmadan önce gözünüze eğitim verin. Bir veya iki formasyonu çok iyi öğrenin ve stratejinizi bu formasyonlar üzerinde geliştirin. Trading blogları ve bu konu ile ilgili yazılmış kaynaklar, başlangıç için çok faydalı olabilir.  Trading ile geçiminizi sağlama konusunda çok acele etmeyin. Bu pek çok insanın dayanabileceğinden daha büyük bir baskı oluşturur.

3) Simülasyon ile Başlayın
Evet evet, sanal parayla yapılan işlemlerin gerçek işlemlerle alakası olmadığını biliyorum.  Basketbol ve futbol oyuncularının rekabet içeren oyunlar oynamasının ve satranç şampiyonlarının, turnuva dışında pratik yapmalarının belli bir nedeni var.   Simülasyon sayesinde gönül rahatlığı içinde hata yapabilir ve gerçek performansta para kaybetme riskinden önce bu hatalarınızdan birşeyler öğrenebilirsiniz.  Bu, aynı zamanda para kazanma baskısı olmadan yetenek geliştirme konusunda da faydalı olur. Eğer deneme hesabıyla para kazanamazsanız, gerçek hesapta da para kazanma ihtimaliniz oldukça düşük demektir. Simülasyon, öğrenme ve yapma arasında bir köprü kurar ve son derece önemli bir yetenek geliştiricisidir.  Ninja Trader gibi ücretsiz simülasyon programlarından faydalanabilirsiniz.  Bu programlar sayesinde pratik yapabilir ve nasıl ilerlediğinizi görebilirsiniz.

4) Trader Gibi Düşünmeye Başlayın
Trader gibi düşünmek, traderların piyasayı, ekonomiyi, haber açıklamalarını değerlendirirken hangi noktalara dikkat ettiğini görmektir. Bunun için, Wall St. Journal, Financiel Times ve The Economist gibi yayınları takip ediyorum.  Ayrıca da internette yer alan pek çok trading blogunu da takip ediyorum. Bu sayede, haberler ve güncel olaylar arasında olan bitenler hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. 

Tradinge yeni başlayan birisi olsaydım herşeyi olabildiğince basit tutardım. Piyasadaki bantları tanımlamayı, piyasaların ne zaman bant seviyeleri arasında kalacağını ya da seviyelerin ne zaman kırılacağını ve trend oluşumunu öğrenerek işe başlardım.  Sadece iki kurgu kullanırdım.  kırılma işlemleri ve bandın bir ucundan diğerine hareket eden “ortalama dönüşler”.  Herşeye sıfırdan başlayıp formasyonlar ile ilgili deneyim elde ettikten sonra stop seviyelerini ve hedef seviyeleri belirlemeyi öğrenirdim.

Piyasa, trading profesyonellerinin yer aldığı bir turnuva gibidir ve başarı için gerçekten çok çalışmak gereklidir.  Belli bir programınız, yeteneklerinizi geliştirecek bir yöntem ve başarılarınızdan ve başarılarınızdan ders çıkarmanın bir yolunu bulmanız halinde büyük ihtimalle başarılı olursunuz. 1970’li yılların sonlarından beri trading yapsam da kendimi hala piyasada bir öğrenci gibi hissediyorum. Sürekli bir öğrenme ve sürekli bir gelişim içinde olmalısınız. Başarılı traderlar, bu öğrenme eğrisini onu kucaklayarak devam ettiren yatırımcılardır.

Başarılı İşlemler (Stephan Richmond)

Başarılı işlemler yapmak, kesinlikle çok kolay bir iş değildir. Bunun için zaman, piyasa bilgisi, piyasa anlayışı ve kişisel kontrol gerekir. 

Döviz piyasalarında size sürekli olarak para kazandıracağını söyleyen bir insan pek güvenilir değildir.  Döviz piyasası, yapısı gereği dalgalı bir piyasadır.   Kaldıraçlı bir piyasa olması volatiliteyi katlayarak arttırmaktadır.  Bu nedenle yapısı gereği tutarsız olan çok “hızlı bir piyasadan” bahsediyoruz.  Bu kurala uygun olarak, başarılı işlemler yapmak için, bir yatırımcı teknik ve temel verileri göz önünde bulundurmalı ve piyasa algısı ve piyasa beklentisine dayanarak kendi iradesine dayalı destekli kararlar vermelidir.  Bir işlemi doğru bir şekilde zamanlamak, başarılı işlemler gerçekleştirmede belki de en önemli değişkendir ancak kaçınılmaz olarak yatırımcıların yanlış zamanlamalı kararlar verdiği durumlar olacaktır.  Her işlemde kar elde etmeyi beklemeyin.

Bir yatırımcının, karlı işlemler yapabilmesi için sahip olması gerekenleri sıralayalım:

Kaybetmeyi göze alabileceğiniz bir parayla işlem yapın.
FX piyasalarında yapılan işlemler spekülatiftir ve kayıpla sonuçlanabilir. Ancak aynı zamanda heyecan verici ve yorucudur ve bağımlılık yapabilir.  Para ile ne kadar çok içli dışlı olursanız, net bir kafayla karar vermeniz de o kadar zorlaşır.  Kazandığınız para çok değerlidir ancak ayakta kalmanızı sağlayacak para ile asla işlem yapmamalısınız.

Piyasanın durumunu belirleyin.
Piyasa ne yapıyor? Yükseliyor mu yoksa düşüyor mu? Bant içinde mi hareket ediyor? Trend var mı? Trend güçlü mü zayıf mı? Çok uzun süre önce mi başladı yoksa yeni oluşan bir trend gibi mi duruyor? Piyasa durumu ile ilgili daha net bir resim almak, başarılı bir işlemin alt yapısını oluşturur.

Hangi zaman diliminde işlem yapacağınızı belirleyin.
Pek çok yatırımcı, ne zaman çıkmak isteyeceğini hiç düşünmeden piyasaya girer. Herşeyden önce amaç para kazanmaktır.  Bu doğrudur ancak işlem yaparken, gerçekleşmesi beklenen hareketler göz önünde canlandırılmalıdır.  Bu canlandırma içinde, belli bir süre içindeki fiyat gelişimi de bulunur.  Buna bağlı olarak da çıkış fiyatı konusunda fikir de söz konusudur.  Bunun önemi, işleminizi zihinsel olarak göz önünde bulundurmaktır ve piyasadan ne zaman çıkacağınızı tam olarak bilmek olanaksız olmasına karşın, güniçinde ‘scalping’ (piyasadan birkaç puan almaya çalışmak) işlemi mi yoksa daha uzun vadeli işlemler mi yapacağınızı önceden belirlemek önemlidir.  Bu aynı zamanda da hangi grafik periyoduna bakacağınızı da belirler. Eğer gün içinde pek çok işlem yapıyorsanız, teknik analizinizi günlük grafiklere dayandırmanın pek bir mantığı olmayacaktır. Muhtemelen 30 dakikalık veya saatlik grafikleri analiz etmeniz daha faydalı olacaktır.  İlave olarak, farklı finans merkezleri piyasaya giriş çıkış yaptığında, az çok volatilite ve likidite olacağından ve piyasa hareketleri üzerinde etkisi olacağından, farklı vadelerde işlem yapmayı bilmek de önemlidir.

İşleminizin zamanını belirleyin.
Potansiyel bir piyasa hareketi konusunda haklı çıkabilirsiniz ancak işleme girdiğinizde çok erken davranmış veya çok geç kalmış olabilirsiniz.      Zamanlama faktörleri iki aşamalıdır. CPI, Perakende Satışlar veya ABD Merkez Bankası kararları gibi beklenen bir piyasa hareketi, zaten yolunda olan bir hareketi birleştirebilir.  Hareketinizi zamanlamak, beklenenleri bilmek ve işleme başlamadan önce bütün faktörleri hesaba katmak demektir.  Teknik analiz, bir hareketin ne zaman ve hangi fiyatta gerçekleşebileceğini tanımlamanıza yardım edebilir.  Teknik analiz konusunu daha sonra ayrıntılı olarak değerlendireceğiz.

Şüpheye düşerseniz uzak durun.
Eğer bir işlem konusunda emin değilseniz ve tereddüt yaşıyorsanız olduğunuz yerde kalın.

Mantıklı işlem boyutlarında işlem yapın.
Teminatlı işlem yapma, fx yatırımcısının çok büyük miktarda kaldıraç kullanabilmesini sağlar; Yüksek kaldıraçla işlemler yapmak bir hesapta çok büyük karlara veya zararlara neden olabilir.  Piyasaya yeniden girmek veya diğer paritelerde işlem yapmak için işlemlerinizi ölçeklendirmek genellikle daha akılcı bir yoldur. Kısaca, potansiyel olarak sizi devre dışı bırakabilecek miktarlarda işlem yapmayın ve bütün yumurtalarınızı aynı sepetin içine koymayın.

Piyasa algısını ölçün.
Piyasa algısı, piyasanın, piyasa hakkında genel hislerini anlamak ve ne yaptığını ve ne yapacağını kestirebilmektir. Temel olarak trendle ilgili bir durumdur. “Trend sizin dostunuzdur,” sözünü muhtemelen duymuşsunuzdur. Bu temel olarak, başarılı işlemler yapmak için güçlü bir trendle aynı yönde olmanız anlamına gelir. Bu tabii ki çok basit bir durumdur. Trendin her an geri dönüş yapabilme kapasitesi vardır. Ancak teknik ve temel veriler, trendin ne kadar zaman önce başladığını ve güçlü mü yoksa zayıf mı olduğunu gösterebilir.

Piyasa beklentisi

Piyasa beklentisi, açıklanacak haberler göz önüne alındığında çoğu insanın beklentisi ile ilgilidir.  Eğer insanlar, bir faiz oranının yükselmesini beklerse ve yükselme yaşanırsa, o zaman genellikle çok büyük bir hareket olmayacaktır çünkü bu bilgi piyasa tarafından çoktan ‘hesaplanmıştır'.

Diğer yatırımcıların kullandığını kullanın.
Mükemmel bir dünyada yaşıyor olsaydık, her yatırımcı 14 günlük RSI göstergelerini kullanır ve işlem kararlarına buna dayalı olarak verirdi.  Durum böyle olduğunda, RSI göstergeleri 30 seviyesinin altına düştüğünde herkes alış yapacak ve sonuç olarak da fiyatlar artacaktır.  Söylemeye gerek yok, mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz ve piyasa katılımcılarının hepsi, aynı teknik göstergeleri kullanmıyor, aynı trend çizgilerini çizmiyor ve aynı destek & direnç seviyelerini görmüyor.  Kullanılan görüşlerin ve tekniklerinin bu kadar çeşitli olması da fiyatlardaki değişkenliğe neden oluyor.  Ancak yatırımcılar çok sınırlı teknik araçları kullanma eğiliminde.  Bunlardan en yaygın olanı 9 ve 14 günlük RSI göstergeleri, aşikar trend çizgileri ve destek seviyeleri, fibonacci geri çekilme seviyeleri, MACD ve 9, 20 ve 40 günlük üssel hareketli ortalamalar.  Çoğu yatırımcının baktığına ne kadar yaklaşırsanız, tahminleriniz de o kadar doğru çıkacaktır.  Bunun nedeni basit aritmetiğe dayalıdır. Belli bir fiyatta satın alanların sayısı, satanların sayısından çok olursa piyasa o fiyatı yükseltir veya tersi gerçekleşir.

Daha Az İşlemle Daha Çok Kazanın: Planınıza Nasıl Güvenebilirsiniz? (Boris Schlossberg)

Trade etmeye bayılıyorum. Günde 10, 20, 30, 40 … ne kadar çok olursa o kadar keyifli! Herşeyden önce, kendisine karşı dürüst olan herkes, yatırımın sadece para için değil aynı zamanda da heyecan için olduğunu kabul edecektir. Bir yatırımcı için, piyasanın onun istediği yönde hareket etmesi kadar keyif verici bir şey olamaz. Bu tam anlamıyla seçimle edinilmiş bir bağımlılık ve hepimiz de bir dereceye kadar bağımlıyız.

Herşeyden önce, yatırım bir tutkudur. İnsanların pazartesi gününü sabırsızlıkla beklediği kaç iş biliyorsunuz (hatta bizim durumumuzda Pazar gecesini) ? Çok yakından ilgilendiğimiz ve son derece keyif aldığımız bir ortamda bulunduğumuz için hepimiz çok şanslıyız. Ancak yatırım da bir iştir. Yatırım işinin soğuk gerçeği ise, ne kadar çok işlem yaparsanız o kadar çok kaybedeceğinizdir.

Tabii ki bu kuralın istisnaları da var. Bazı yatırımcılar, sık işlem yapma konusunda son derece yeteneklidir ve günde yaklaşık 200 işlem yaparak kar elde ederler. Ancak bu tarz işlem yapan yatırımcıların sayısı çok azdır. Onlara yatırımın “aptal dahileri” diyorum çünkü fiyat hareketi konusunda doğa üstü bir duyguları vardır. Geriye kalan biz faniler içinse, hızlı işlem yapmak genellikle mantıklı değildir. Avrupa seansında yüzlerce pip kara geçip Kuzey Amerika işlem saatleri başladığında kazandıklarımın hepsini geri verdiğim çok oldu.

Sık işlem yapmak, genellikle fiyat hareketi rastgele olduğu için çok zordur. Piyasaya ne kadar sık girerseniz, diğer tarafta bir canavar emrinin tam önüne düşme ve akışın altında kalma ihtimaliniz artar.

Herşey yolunda giderken, disiplin ve sabır konusunda ahkâm kesmek kolaydır ancak biz kusurlu insanların böyle bir tavsiyeye uymasını beklemek pek de gerçekçi değildir. Bu yüzden, net varlığımıza ciddi bir hasar vermeden kumar iç güdülerimizi serbest bırakabileceğimiz bir çöp hesabı sahibi olmak önemlidir.

Bu kadar çok aracı kurumun, mikro hesap açma önerisiyle, çöp/kumar hesabı açmak o kadar kolay olmayabilir. İşin anahtarı, gerçek hesabınızda mantıklı ve disiplinli işlemler yapmak, içgüdüsel işlemlere ise çöp hesabınızdan girmektir. Eğer Daha Az İşlemle Daha Çok Kazanma görüşünü gerçekçi bir şekilde izlemezsek, en azından ihtiraslarımızın hasarını en aza indirmeyi denemeliyiz.

Planınıza Güvenme

Hayatın en büyük ironilerinden birisi, yatırımcı olarak kendimize çok fazla güvenmememiz. Ben de dahil olmak üzere pek çok yatırımcı, bu konuya, kapasitemiz konusunda aşırı bir kibir ve yatırım planlarımıza karşı son derece düşük bir güvenle yaklaşıyoruz. Konu yatırım olunca, kendimizi en fazla baltalayan konu gene kendimizdir.

Arka arkaya yaşanan birkaç başarısızlıktan sonra, aniden aylardır çok memnun kaldığımız plan pencereden uçup gider. “Piyasadan paramızı geri almayı denerken,” içgüdüsel işlemler yapmaya başlarız ve hesabımız kısa süre içinde erimeye başlar.

Yatırım ile ilgili en çıldırtıcı konu, herşeyi doğru yapsanız bile sürekli olarak hatalı çıkmanızdır. Başka hiçbir meslekte (belki bir de meteorolojide), bu kadar yüksek başarısızlık kabul edilemez. Örneğin diş hekimliğinde, dolgu yapmayı bir kere öğrendikten sonra, aynı işlemi yüzlerce hatta binlerce kere hata yapmadan tekrarlayabilirsiniz. Yatırımda, özellikle de sık yapılan günlük işlemlerde günde en az birkaç kere hata yapma olasılığınız vardır.

Peki planımıza güvenmeyi nasıl öğrenebiliriz? Pratik yapın, pratik yapın, pratik yapın. Yatırım sadece sayısız tekrarla ustalaşılabilen bir spor gibidir. Pek çok yatırımcının yaptığı en büyük hatalardan birisi, herşeyi deneme hesabında öğrenmeleridir. Bence, deneme hesaplarının pek bir fonksiyonu yoktur. Yanlış bir kontrol duygusu geliştirir ve özellikle de “milyon” dolarlık deneme hesabı ile işlem yapıyorsanız, önem duygusu çoğalır. Deneme yatırımları sadece bir açıdan faydalıdır – işlem platformunu öğrenmenize yardımcı olur. Bunu öğrendikten sonra gerçek parayla işlem yapmalısınız çünkü, oyunun içinde gerçekten yer almadıkça işlem yapmanın psikolojik baskısıyla tanışamazsınız.

Pek çok Forex işlem platformunun faydası,  işlem büyüklüğünü 10 K kadar düşük bir oranda yapılandırabilir ve böylece hem gerçek parayla işlem yapar hem de eğitiminiz için çok fazla “gerçek para” ödemek zorunda kalmazsınız. Ne kadar çok işlem yaparsanız, gerçek piyasa koşulları altında işin karmaşıklığını o kadar çok öğrenir ve giderek daha sabırlı olursunuz. Planınıza ne kadar çok güvenmeye başlarsanız da, kendinize olan güveniniz de bir o kadar artar.

Risk ve Kazanç

Yatırımda uygun risk ve kazancı nasıl belirlersiniz? Büyük bir metropolün şaşkın ve küresel ısınma etkisinde olan havası gibi yatırım da son derece gevşektir ve oldukça yüksek dalganma sergiler. Bu nedenle, risk ve kazanç konusu, o anın koşullarına göre sürekli değişir. Risk ve kazanç üzerindeki geleneksel görüş, oranın 2'ye 1 olmasıdır – işlem başına kullandığınız pip sayısının yarısını riske atmaktır. Bu şekilde, eğer kar hedefiniz 100 pip ise, o zaman stop emrinizde 50 seviyesine yerleştirilmelidir.

Teorik olarak, bu kulağa korkunç bir plan gibi gelebilir. Para kazanmak için 10 işlemin 4’ünü doğru yapmalısınız. Ancak bu ilkeyi uygulamaya koyan tek bir gerçek yatırımcı ile tanışmadım. Analistlerden, stratejistlerden, yatırım koçlarından, kahvaltı parasını bile işleme yatıran pek çok diğerlerinden bu konu üzerinde pek çok tavsiye aldım ancak geçimini piyasadan kazanan hiç kimsenin gerçekten 2:1 oranını kullandığına şahit olmadım.

Neden?


Esas neden, daha önce işlem yapmamış pek çok insanın, piyasada kar etme gibi bir durumun söz konusu olmadığını fark etmesidir. Sadece risk vardır. Piyasa, emirleriniz üzerine kar üreten fabrika değildir. Aslında, piyasa, amacınızı bozmak için elinden ne geliyorsa yapar. 200 pip kar hedefiyle birlikte 100 pip risk aldığınız bir işlem düşünün. Başlangıçta, işlem sizinle istediğiniz yönde ilerliyor ve değişken kar/zarar oranı çabucak +199’a çıkıyor. 2:1 stratejinizde son derece katı olduğunuzdan, kar hedefine ulaşmayı ve sonra başka bir işlemle devam etmeyi planlıyorsunuz. Bilin bakalım ne oldu? Piyasa aniden sendeledi ve 200 puanlık kar hedefinize ulaşmadan döndü. Kâr yolunda ilerleyen bir işlemin kısa süre içinde zarara dönüşmesini ve stop seviyenizden düşmenizi korku içinde izlediniz. Kaybınız tam olarak neydi? Kağıt üzerinde 100 puan olabilir ancak gerçekte 299 puan (Stop emrinizdeki 100 puan ve tanımlamadığınız 199 puan). "Teorik" 2:1 risk oranının sandığınızdan çok daha güvenilmez olduğu gerçek hayat yatırımına hoş geldiniz.

İşin gerçeği, piyasada kar konusunda öngörü yapılamaz. Kontrol edebileceğiniz tek konu risktir. Bu nedenle her zaman iki birimle işlem yapıyoruz. Bu nedenle ilk hedeflerde alış yapıyoruz ve bu nedenle gayretli bir şekilde, iz süren emirlerimizle riski kontrol edebiliyoruz. Bu biraz karışık gelebilir ancak risk ve kazanç konusunda nasıl hareket edeceğimizi öğrenmenin de tek yolu.

Boris Schlossberg, Wall Street yatırım kariyerine, bundan 20 yıl önce Drexel Burhnam Lambert’de başladı. Hisse senetleri ve opsiyonlardan, hisse senetleri vadeli işlemleri ve dövize kadar Amerika'da piyasadi neredeyse her finans ürünü ile işlem yaptı. Piyasa bilgilerini analiz etme ve yatırımda kullanma konusunda doğuştan gelen kapasitesi sayesinde herkesçe tanınan ve takdir edilen bir piyasa profesyoneli oldu.

Artık, piyasa ne zaman hareket etse, pek çok organizasyon durum hakkında Schlossberg'e danışıyor. CNBC'nin "Squawk Box" adlı programına haftada bir katılıyor ve Bloomberg radyo ve televizyonunda düzenli olarak yorum yapıyor. Günlük döviz araştırmasına, Reuters, Dow Jones ve Agence France Presse internet sitelerinde geniş bir yer veriliyor ve dünyada pek çok gazetede yer alıyor. Schlossberg, SFO Magazine, Active Trader ve Hisse Senedi ve Emtiaların Teknik Analizi gibi pek çok yayında yazısı yayınlanmıştır. Aynı zamanda "Döviz Piyasası Teknik Analizi" kitabının yazarıdır ve Kathy Lien ile birlikte "Milyoner Yatırımcılar: Sıradan İnsanlar Nasıl Wall Street’de Kendi Oyunlarını Oynuyor? " kitabının da yazarıdır.

Disiplin Olmadan Olmaz (Sadullah Karambol)

Bir Forex yatırımcısının piyasada elde ettiği başarı, doğrudan yatırım disiplinine sahip olup olmamasına bağlıdır. Yatırım disiplini bu oyunun % 90’ını oluşturur. Formül çok basit: Disiplinle yatırım yaparsanız kazanır; disiplinsiz hareket ederseniz ise kaybedersiniz.
Herhangi bir düzeyde yatırım başarısı elde etmek istiyorsanız her şeyden önce belli bir disiplin edinmelisiniz. Harcadığınız zamanın tamamında, her işlemde ve her gün yatırım disiplini kesinlikle istisnasız uygulanmalıdır.

1.Piyasa disiplinli olduğunuz zaman size para öder

Belirli bir disiplin dahilinde yatırım yapmak cebinize para girişini arttıracak, para çıkışını ise azaltacaktır. Piyasalar ile ilgili değişmeyen tek gerçek disiplinin artmış kâra eşit olmasıdır.

2. Her gün her işlemde disiplinli olun ki piyasa size karşılığını versin. Ancak geçirdiğiniz zamanın tamamında disiplinli değilseniz, disiplinli olduğunuzu iddia etmeyin.

Disiplinli olmak son derece önemlidir ancak sigara içmeyi bıraktığınızı söyler gibi disiplinli olduğunuzu söyleyemezsiniz. Eğer çevrenizdekilere sigarayı bıraktığınızı söylüyor ancak günde bir tane gizli gizli sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmış sayılmazsınız. Eğer on işlemden dokuzunu disiplin altında yapıyorsanız, disiplinli bir yatırımcı olduğunuzu iddia edemezsiniz. Disiplin dışında yapacağınız bir işlem bile, gün içindeki genel performansınızı gerçekten etkileyecektir. Disiplin her işlemde uygulanmalıdır.

“Piyasa size karşılığını verecek” dediğimde, bunun anlamı bir emir üzerinde inatçı olup çok uzun süre ısrar etmeniz gerektiği” değildir. Bunun anlamı “zararın neresinden dönülse kar olacağıdır”. Bu nedenle, bir işlemde 200 $ kaybettiysem ancak o işlemde ısrar ederek 1000$ kaybetme ihtimalim varsa, o işlemi kısa sürede kapattığım için ekstradan kaybedeceğim 800 $ “cebimde” kalmış olur.

3. Arka arkaya kayıplar yaşıyorsanız pozisyon büyüklüğünüzü mutlaka azaltın

Başarılı tüm yatırımcılar bu kurala bağlı kalır. Bir sonraki işlemde işleminizi bir lota indirerek oldukça para kurtarmak varken neden işlem başına 5 lotla devam edesiniz ki? Eğer arka arkaya kaybetmiş iki işlemim varsa, pozisyon büyüklüğünü mutlaka bir lota indiririm. Eğer sonraki iki işlemim karlıysa, o zaman pozisyon büyüklüğümü eski miktarına çıkarabilirim.

5. Bir metodoloji geliştirin ve bağlı kalın. Metodolojilerinizi her gün değiştirmeyin.

“Öğrencilerimden”, işlem yapmaları için gerçekleşmesi gereken belirli piyasa gereksinimlerini (sistemlerini) yazmalarını istiyorum. Aslında metodolojinin ne olduğu çok da umurumda değil ancak işlem yaparken mevcut olması gereken bir dizi kurallarının, piyasa sistemlerinin veya fiyat hareketlerinin olduğuna emin olmak istiyorum. Bir oyun planınız olmak zorunda. Eğer kanıtlanmış bir metodolojiniz varsa ancak belli bir işlem seansında pek de işe yaramıyorsa, akşam eve gittiğinizde yeni bir yöntem geliştirmeye çalışmayın. Eğer metodolojiniz, işlem seanslarının yarısından fazlasında işe yarıyorsa bağlı kalın.

6. Mutlaka bir sonraki gün oyuna devam etmek isteyeceksiniz.

Asla karşılayacağınızdan daha fazla para kaybettiğiniz bir duruma düşmemeye çalışın. İşlem yapmak istemek ancak hesabınızdaki miktar çok düşük olduğundan ve aracı kurumunuzun, biraz daha para yatırana kadar devam etmenize izin vermediğinden işleme devam edememek çok kötü bir duygudur.
Öğrencilerime, performansları için günlük maksimum işlem zararı limiti koymalarını söylüyorum. Örneğin, günlük zararınız asla 500 $’ı geçmemelidir. 500 $ kayıp limitine ulaştığınızda, bilgisayarınızı kapatmalı ve o günü tatil ilan etmelisiniz. Yarın nasıl olsa kaldığınız yerden devam edeceksiniz.

7. Kayıplarınızı kapatın

Açık olan bir pozisyonunuz zarara geçti diye "kaybetmiş" olmazsınız. Ancak, işlemin kötüye gittiğini anladığınızda işlemi kapatmadığınızda kaybedersiniz. İçgüdünün bu kadar güçlü bir piyasa göstergesi olması bana çok büyüleyici gelmiştir. İçinizden bir ses pozisyonunuzun kötüye gideceğini söylüyorsa muhtemelen gidecektir ve o pozisyona son verme zamanı gelmiştir.

Her yatırımcının, seans boyunca kaybeden bir işlemi vardır. Benim için sıradan bir yatırım günü, % 33 kaybeden işlem, % 33 başabaş işlem ve % 33 kazanan işlemdir. Kaybeden işlemlerimi çok kısa bir süre içinde kapatıyorum ve bana çok büyük bir maliyetleri olmuyor. Bu nedenle, gün içindeki işlemlerin üçte ikisini kaybetsem veya avanssız kapatsam da eve kazanmış olarak dönüyorum.

8. İlk kayıp en iyi kayıptır

Pozisyonunuz  kötüye gittiğini fark ettiğiniz anda, derhal kapatmak en iyisidir. Çevrenizdekilerin “dur bakalım daha ne olacağı belli değil” ve “endişelenme düzelecektir” gibi sözleri genellikle gerçekçi değildir. Bu cümlelerden birisi sarf edildiğinde, yatırımcı işlemin kötüye gittiğini, düzelmeyeceğini ve gitme zamanının geldiğini anlamalıdır.

9. Eğer işleminiz belirli bir zaman çerçevesi içinde ilerlemiyorsa, kapatma zamanı gelmiştir

Bu kural, sermaye akışı teorisi ile ilgilidir. Piyasayı farklı yönlere iten yatırım sermayesidir. Alış emirlerinin fazlalığı veya dengesizliği, piyasayı yükseltecektir. Satış emirlerinin fazlalığı ise piyasayı düşürecektir.

Fiyat durağanlığı mevcutsa (genel olarak yatırım seansı boyunca sık sık yaşanır), piyasa ve yatırımcıları bize o an için, geçerli emir ve tekliflerden mutlu veya tatmin olduklarını söylemektedir.

Bu gibi zamanlarda piyasada olmak istemezsiniz. Piyasa hiçbir yere gitmek istemiyor demektir. Zaman, sermaye ve duygusal enerji kaybıdır. Piyasanın biraz ısınmasını bekleyip emir yerleştirmek daha iyidir.

10. Asla büyük kayıp yaşamayın. Büyük kayıplar canınızı yakabilir.

Lütfen daha önceki kuralları yeniden gözden geçirin. Bu kurallara bağlı kaldığınız takdirde, bu kuralı da ihlal etmezsiniz.
Büyük kayıplar, kazançlı bir gün yaşamanızı önler. Kazanmak için çok uğraştığınız pek çok küçük kazancı silip süpürür. Büyük kayıplar aynı zamanda sizi psikolojik ve duygusal olarak "öldürür." Bir yatırım sonrası yaşadığınız büyük kayıptan sonra güveninizi geri kazanmak çok zaman alabilir.

11. Koşmadan emin adımlarla ilerleyin

Kısa süre içinde büyük kazanç elde eden bir yatırımcı tanımıyorum. Hiçbir işleme, çok kazanacağınızı düşünerek yaklaşmamalısınız. Kazanacağınız durumlar da olabilir ancak benim büyük kazanç yaşadığım işlemler yetenekten değil şanstan yaşanmıştır.
Yatırım amacım, küçük kazançlar elde etmektir ancak yatırımlarım sürekli devam ettiği için (ve biraz da şansın yardımıyla) FED beklenmedik bir şekilde piyasaya girdi ve istemeden de olsa kazancım büyük oldu. Ancak bu durum son on yılda en çok beş kez başıma geldi.

12. Tutarlılık, güven ve kontrol sağlar

Sabah bilgisayarınızı açarken, kurallara uygun olarak oynadığınızda, disiplin ile yatırım yaptığınızda ve metodolojinize bağlı kaldığınızda muhtemelen başarılı bir gün geçireceğinizi bilmek çok güzel bir duygudur.

Kaybettiğim günlerin bir elin parmağını geçmediği yıllarım oldu. Sizce de bu tutarlılık kendime son derece güvenmeme neden olmuyor mu? Her gün para kazanacağımı biliyorum. Neden aksini düşüneyim ki? Her gün biraz kazanmak, yatırım seansında kendimden emin ve kontrollü bir biçimde yatırım yapmamı sağlıyor.

Daha önceki bir kuralı anımsayın: Eğer her gün biraz kazanırsanız o zaman daha büyük yatırım yapma hakkınız olur. Böylece, Disiplin Kurallarına uyarak, “az kazancınız” çok daha karlı günlere dönüşecektir.

13. Kazançlarınızı nasıl koruyacağınızı öğrenin

Kazançlı işlemlerinizi çekmenizin net etkisi, her işlem başına artmış kazanç ortalamasının yanı sıra, kayıplarınızı da önceden tanımlanmış risk parametreleri dahilinde tutmak olur.

Kayıplarınızı asla sürdürmemelisiniz. Eğer yatırım hacminiz, bir lottan daha fazla ise ve işleminiz kaybediyorsa, pozisyonun tamamını kapatmalısınız. Eğer işlem boyutunuz, bir lottan daha fazla ise ve işleminiz kazanıyorsa, ilk fiyat hedefinizde pozisyonunuzun yarısını kapatarak çıkmak en iyisidir.

Eğer koruyucu zarar durdur emirleri ile işlem yapıyorsanız, yatırım boyutundaki değişikliği yansıtacak bir değişiklik yapmalı (unutmayın pozisyonunuzun yarısını kapattınız), durdurma fiyatını ise, pozisyonun kısa mı uzun mu olduğuna ve başlangıç yatırım giriş fiyatınıza bağlı olarak değiştirmelisiniz. Artık sağlam para ile oynuyorsunuz. Kalan pozisyonda kayıp yaşayamazsınız ve kendinizi güvene aldınız. Pozisyonunuza bağlı olarak piyasanın yukarısına veya aşağısına birkaç tik için emir sınırı koyun, arkanıza yaslanın ve rahatlayın.

14. Aşırı analiz yapmayın. Ertelemeyin. Tereddüt etmeyin. Yoksa kaybedersiniz

Size yatırımcıların kaç kere mahvolmuş bir şekilde ofisime gelip piyasanın yönünü “bildiklerini” ancak pozisyonu yerleştiremediklerini söylediklerini anlatamam. Onlara neden işlem yapmadıklarını sorduğumda ise, verdikleri cevap hep aynı: Piyasayı takip etmek istemediler. Mümkün olan en iyi fiyatı (ki hiç olmadı) beklediler veya üç piyasa göstergesinden sadece ikisi vardı ve üçüncü göstergeyi bekliyorlardı.

Bu erteleme ve tereddüt etmenin tek sonucu, yatırımcı, piyasa yönünü doğru tahmin etmiş ancak işlem üzerindeki karı sıfır olmuştur. İşlem yapmadıkça bu işte para kazanmamız mümkün değil. Bir işlemi çok ayrıntılı incelemeyin. İşlemi yapın ve yönetmeye başlayın. Eğer hatalı gidiyorsanız kapatın. Ancak işlemi yapana kadar asla haklı olamazsınız.

15. Mutlak adaleti yönlendiren piyasanın kendisidir

Piyasa istediği yöne doğru ilerler. Bizim hakkımızda durup düşünmez. Favoriler üzerine oynamaz. Ayırım yapmaz. Hiç kimsenin canını kasıtlı olarak yakmaz. Piyasa her zaman haklıdır. Piyasaya saygı duymayı öğrenmek zorundasınız. Eğer kurallara göre oynamazsanız piyasa tarafından acımasız bir biçimde cezalandırılırsınız.

Dolar Açısından Piyasayı Hareket Ettiren En Önemli 5 Gösterge


Döviz piyasalarında işlem yapan pek çok yatırımcı, işlem stratejisini oluşturmak için tekniz analiz, temel analiz veya ikisini birden kullanır. Ancak, sıradan bir döviz yatırımcısı için bile, haberler veya olaylara dayalı risklerin, bir döviz paritesindeki uzun veya kısa vadeli fiyat hareketleri üzerinde çok büyük bir etkileri olabilir.

Bu yazımızda, EURUSD paritesi için piyasayı hareket ettiren en önemli 5 göstergeyi inceliyoruz. EUR/USD paritesine odaklanmamızın nedeni, en aktif işlem gören ve dolayısıyla ana kriter olarak kabul edilen döviz paritesi olmasıdır.

Ekonomik Veriler, Hem Temel Analize Hem de Teknik Analize Dayalı Olarak İşlem Yapan Oyuncular için Önemlidir

Haberlerin veya ekonomik veri açıklamalarının, para birimleri veya diğer finansal piyasalar üzerinde sert bir etkiye neden olduğu inkar edilemez. Ancak, ekonomik veri açıklamalarının hepsi eşit derecede öneme sahip değildir.  Örneğin, aylık Tarım Dışı İstihdam verilerinin, ABD Dolar’ı üzerinde, Tüketici Fiyatları gibi piyasayı hareketlendiren diğer düzenli açıklanan verilerden çok daha büyük bir etkisi vardır. Ancak ekonomik göstergeler, bir parite üzerinde sürekli aynı etkiyi yaratmaz; bu nedenle her yıl üst sıralardaki büyük kaymaları görmek mümkündür.  Burada açıklanan liste 2008 yılı itibarıyla ele alınmıştır.

Örneğin, geçen yıl ABD konut piyasasında son yirmi beş yıldan beri gerçekleşen en kötü daralma, Yeni ve Mevcut Ev Satışları gibi göstergelerin, bir önceki yıllarla karşılaştırıldığında ISM Endeksi gibi göstergelerin de üzerine çıkmasına neden olmuştur. Ayrıca, günlük bazda bir parite üzerinde uzun süreli etki yaratabilecek faktörler, ABD dolarında kendiliğinden oluşan faktörlerden farklı olabilir.

Günlük bazda bakıldığında ABD doları için piyasayı en çok hareketlerinden 5 gösterge:

  1. Tarım Dışı İstihdam Verisi
  2. ISM İmalat Dışı Endeks
  3. Kişisel Harcamalar
  4. Enflasyon (Tüketici Fiyat Endeksi)
  5. Mevcut Konut Satışları
Diğer rakamların aksine, Tarım Dışı İstihdam Raporu, istikrarlı bir şekilde ABD Dolar’ı için piyasayı hareketlendiren göstergeler listesinin başında yer almayı sürdürmüştür. ABD ekonomisi 2007 yılında ve 2008 yılı başında yavaşladığı için, iş gücü pazarının istikrarı, genel ekonomi için çok çeşitli açılımlar içerdiği için yatırımcılar ve analistler tarafından yakından incelenmekteydi.

GCM FOREX

Döviz Piyasası Zaman Dilimlerinin Gizli Ritmleri (Boris Schlossberg)

Traderlar, döviz (FX) piyasası ile tanıştıklarında, ilk öğrendikleri bilgi bu piyasanın dünyanın her yerinde, haftanın altı günü ve 24 saat boyunca açık tek finans piyasası olduğudur. Bu ifade, teorik olarak doğru olsa bile, pratikte FX işlemleri üç farklı günlük işlem seansından oluşur. Her bir seansın gerçek yapısını ve garip düzenini anlamak, döviz piyasasında sık sık gerçekleşen çelişkili hareketlerinden kar elde etmeye çalışan her trader için son derece önemlidir. Kısaca, gün içinde döviz işlemleri yapmak istiyorsanız, döviz piyasasının gizli ritmlerinin farkında olmanız gerekir.

Güneşi Takip Edin
Döviz işlemleri, güneşi takip eder. Japonya, döviz piyasanın resmi olmayan merkezi olmasına rağmen, işlemler Asya Pasifik ülkelerinde, Wellington, Yeni Zelanda ve Sidney, Avustralya’da daha önce başlar. New York’taki traderların pek çoğu pazar akşam yemeği planları yaparken, Asya’da çoktan Pazartesi günü başlamıştır.  Pazar günü New York saatiyle 5:00’de dövizler işleme hazırdır ve böylece bu durum döviz piyasasını, her hafta açılan ilk finans piyasası yapar.

Ancak, sabahın erken saatleri, pek çok insanın gözlerindeki uyku mahmurluğunu atarak geçirdikleri sakin bir zaman dilimi olması gibi, Asya seansı da genellikle döviz piyasalarında en sakin ve volatilitenin en düşük olduğu seanstır.  Döviz işlemlerinin yapıldığı üç büyük merkez arasında, Tokyo en düşük işlem hacmine sahiptir – günlük 3 trilyon $’lık işlem hacminin sadece % 15’i Tokyo’da gerçekleşir. Asya işlem saatlerinde EURUSD paritesinde 20-30 piplik hareketleri görmek çok sıradışı bir durum değildir ancak likidite eksikliği alış/satış spreadlerinin artmasına, GBPUSD paritesinin bazen, Londra ve New York seanslarında alışıldık üç puanlık spreade karşılık altı puan genişlikte işlem görmesine neden olabilir.

Aslında çoğu zaman, Asya işlem saatlerinde yaşanan ve kayda değer tek fiyat hareketi Avustralya ve Yeni Zelanda’nın hammaddeye dayalı dövizlerinde görülür ve bu ülkelerde ekonomik veriler NEW YORK saatiyle 5:00 ve 7:30’da açıklanır. Japonya ekonomik verileri,  NEW YORK saatiyle 7:00 ve 9:00 arasında açıklanır ancak ekonomik haberlerin Japon Yeni üzerindeki etkisi, Avustralya ve Yeni Zelanda Dolar’ları üzerindeki etkisinden çok daha düşüktür. Fark nerede? Bunun yanıtı, faiz oranları ve carry trade ile alakalı.

1980’li yılların sonunda Japonya’da hem hisse senedi hem de gayri menkul piyasasındaki köpüklerin patlaması, ülkeyi uzun yıllar süren deflasyon döngüsüne soktu ve bu döngüden hala tam anlamıyla çıkılamadı. Sonuç olarak, Japonya Merkez Bankası faiz oranları ZIRP (sıfır faiz oranı politikası) adı verilen bir hamle ile faiz oranlarını 0 seviyesine kadar düşürdü ve Japon banka sisteminin yaşadığı büyük kayıplar ardından talebi arttırmaya çalıştı. Sonuç olarak, ülke ekonomisi ihracat sektörünün gücü sayesinde canlandı ancak ZIRP, 18 aydan daha uzun bir süre kullanıldıktan sonra sadece % 0,5 oranında veya 50 baz puan arttırıldı. Ayrıca, Japon tüketici talebinin istikrarsız durumu göz önüne alındığında, pek çok piyasa katılımcısı, Japonya Merkez Bankasının ilave faiz arttırımının yavaş da olsa devam edeceğine inandı çünkü Japon para politikası yetkilileri hassas toparlanmaya zarar vermeme konusunda son derece dikkatli.  Bu nedenle Yen, dünyada hala en düşük getirili temel para birimi olarak kalmaya devam ediyor.

İşin özünde, para birimleri, çok kısa vadeli bono olarak görülebilir çünkü her bir para birimi, o ülkenin merkez bankasının belirlediği faiz oranlarına bağlıdır.  Ekonomik aktiviteler arttıkça, merkez bankaları da faiz oranlarını arttırma eğilimi gösterir ve para birimi, yatırımcılar ve spekülatörlere çekici gelmeye başlar.  Bu nedenle döviz piyasası ekonomik verilere odaklıdır çünkü yatırımcılar, çeşitli merkez bankası para politikalarının gel gitlerini tahmin etmeye çalışır. Ancak, Japonya para politikasının tahmin edilebilir bir gelecekte değişmesi mümkün görünmediği için ekonomik verilerin Yen işlemleri üzerinde çok düşük etkisi vardır. 

Ancak bu durum, Avustralya ve Yeni Zelanda Doları’nda böyle değildir çünkü bu ülkelerin ekonomileri, Çin’den gelen ve doymak bilmeyen taleplere karşı kaynak yaratarak beslenmektedir. Avustralya Çin’e sanayi metalleri sağlarken Yeni Zelanda gıda ve ham madde ithal etmektedir ve bu iki ekonomide yaşanan büyüme göz kamaştırıcıdır. Örneğin Avustralya 2007 yılında 235,000’in üzerinde istihdam yaratmıştır- bu oran ABD ekonomisinde 4,7 milyon istihdama eşittir. Bu nedenle bu iki para birimi, büyük sanayileşmiş ülkeler arasında yüksek getirinin keyfini çıkarır (Faiz oranı Avustralya’da % 6,75, Yeni Zelanda’da ise % 8,25’tir).

Döviz: Çok Kısa Vadeli Bono

Asya Pasifik ekonomilerinde faiz oranlarındaki bu büyük tutarsızlık, kendi ülkelerindeki tasarruf hesaplarında sadece 50 baz puan getiri ile karşı karşıya olan Japon perakende yatırımcılarının dikkatinden kaçmaz. Bu nedenle Asya seansında bu büyük akış, AUDNZD / NZDJPY çapraz paritelerinde carry trade işlemlerinde gerçekleşir. Spekülatörler, Avustralya ve Yeni Zelanda Dolarları ile Yen işlemi yaparak faiz oranı farklılıklarından getiri elde etmeye çalışır. 

Ancak carry trade işlemleri, büyük oranda risk iştahına bağlıdır ve genellikle hisse senedi hareketleri ile de bir ilişkisi var.  Spekülatörler, risk alma konusunda istekliyse ve hisse senedi alıyorlarsa, carry trade işlemleri de her zamanki gibi ralli gösterir. Ancak piyasa aniden risk iştahını tersine çevirirse, carry trade işlemleri de hisse senetleri ile birlikte düşer.

Döviz piyasası sürekli hareketli olduğundan, fiyatlarda çok büyük boşluklar meydana gelmez.  Ancak, New York’tak hisse senedi piyasaları Cuma günü düşük seviyeden kapandıysa ve risk kaçınımı haftasonu da devam ederse, Yen, pazar gecesi açılışta genellikle daha yüksek bir boşluk sergiler. Bunun nedeni Japon ekonomisindeki yerleşik güç değil, carry trade işlemlerinin kapsamlı bir şekilde sona erdirilmesi ve dolayısıyla yüksek getirili Avustralya ve Yeni Zelanda para birimlerinde satış olurken Yen’in geri alınmasıdır.  Bu iki güç (risk iştahı ve risk kaçınımı) Asya seansı sırasında işlemlerin arkasındaki esas güçtür.

Londra: Dövizin Kalbi ve Ruhu

Döviz piyasasında resmi bir merkez olmamasına rağmen, dünyada serbest akış sergileyen her türlü para biriminde piyasa yapmaya hazır 200 aracı ile döviz piyasasının kalbi ve ruhudur.  Asya ve Kuzey Amerika’nın ortasında bulunan Londra, dünyada büyük bir finansal aracı kurumu görevi görür ve % 35’lik bir oranla günlük işlem hacminin en büyük dilimine sahiptir. New York saatiyle 2:00’da başlayan Avrupa Seansı, sert fiyat hareketleriyle ünlüdür. Londra’da çok fazla yatırımcı olduğu için ve hepsinin bekleyen emirleri olduğu için, Avrupa seansındaki ilk fiyat hareketi, genellikle sahtedir çünkü aracılar, stop emirlerini çalıştırmayı ve destek ve direnç seviyelerini araştırmayı dener.

Bu dinamik “Londra sahtesi” olarak bilinir.  Aracılar ve spekülatörler, fiyatı ne kadar uzatabileceklerini görmeyi, zayıf kısa ve uzun pozisyonları piyasadan uzaklaştırmaya zorlamayı dener.  Tabii ki bazen, Londra’daki başlangıç hareketi aslında doğru çünkü herkes piyasaya katılır ve genellikle Kuzey Amerika seans başlangıcına kadar devam eden güçlü bir trend oluşur.

Londra en büyük likidite havuzu olduğu için, alışlar ve satışlar bu süre içinde gözle görülür bir şekilde daralır. EURUSD paritesi genellike 1,5 pip genişliğinde işlem görürken, Pound istikrarlı bir şekilde üç pip aşağı veya yukarı bir seviyede işlem görür. Avrupa seansı, kısa vadeli tradingde bu küresel günde en iyi fırsatlardan bazılarını sunduğu için, volatilite büyük oranda artarken, alış/satış spreadlerinde de daralma olur.

New York saatiyle 4:00 ve 5:00 arasında, İngiltere ve Avrupa verilerinin pek çoğu açıklanır ve piyasalar dikkatlerini ekonomik haberlere verir. İngiliz ekonomi verisindeki büyük sürprizler, GBPUSD paritesinde geniş hareketlere neden olabilir.  Paritenin, yaşanan ilk şaşkınlık sonrasında bu boşluğu yukarı veya aşağı yönlü olarak 40 puan kapatması çok sıra dışı bir durum değildir.  Son derece önemli ekonomik sürprizler, her iki yönde 100 puana kadar boşluk yaratabilir.  Bütün yatırımcıların, teknik veya temel veri odaklı olsun fark etmez, akıllarında tutmaları gereken konu, ekonomik takvimi takip etmenin önemi ve ufukta görülen potansiyel riskli olayların farkında olmalarıdır.  Ekonomik haberlerin o kadar önemli olmadığını iddia eden, haberlerden önce işlem açan ve haber sonrası kargaşada anında stoplanan ve sonra işlem kendi yolunu izlerken öfkeye kapılan sayısız trader tanıyorum.

Genel olarak, haber açıklamaları öncesinde bir süre beklemek ve daha sonra yaşanan fiyat hareketinde işlem yapmak en iyisidir. Risklere karşı hazırlıklı olup, ekonomik tahminlerde çok başarılı olsanız da, beklentiye yönelik yapılan işlemler, döviz piyasasının en karlı kısa vadeli fırsatlarından birisi olabilir.

ABD: Lastiğin Yolla Buluştuğu Yer

New York saatiyle yaklaşık 7:00’da, ABD işlem saatleri başlar ve genellikle Avrupa seansında görülen fiyat hareketlerinin neredeyse tamamı Kuzey Amerika’daki traderlar tarafından tersine çevrilir.  Fiyat yönündeki bu değişiklik, odak noktasının değişikliği nedeniyle gerçekleşir çünkü Avrupa’dan gelen ekonomik haberler geri planda kalır ve ABD ekonomik veri açıklamaları sahneye çıkar. 

Avrupa ve Amerika ekonomik verileri arasında yaşanan bu savaşta, ABD ekonomi haberleri neredeyse sürekli kazanır. Bunun nedeni Dolar’ın dünyanın rezerv para birimi olmasıdır. Çoğu zaman EURUSD paritesi, olumlu gelen Avro Bölgesi haberleri nedeniyle Londra seansı boyunca ralli yapabilir ve ABD verilerinin yukarı yönlü sürpriz yapması halinde elde ettiği kazancın büyük bir bölümünü iade eder.  Bu iniş çıkışlı fiyat hareketi, grafik okuyucuları için sinir bozucu olabilir ancak spekülatif akışların piyasayı nasıl etkilediğini anlamada son derece önemlidir.


Spekülatörler, döviz piyasasında hayati bir rol oynarlar, özellikle de Kuzey Amerika işlemlerinde.  Döviz piyasası, şirketlerin döviz risklerini koruma altına almanın bir yolu olarak tasarlanmış olsa da, analistler döviz hacminin % 95’inin yapısı gereği spekülatif olduğunu tahmin etmektedir. ABD seansı, günlük hacmin yaklaşık % 25’ine sahiptir ancak % 10’u, küçük bir şehre aittir: Greenwich, Connecticut. Bu şehir, dünyanın en büyük hedge fonlarının yuvasıdır. 
Bunun nedeni, spekülatif akışların, döviz piyasasının günlük operasyonlarında son derece büyük bir etki yaratmaları ve spekülasyonun bankalardan veya hedge fonlarından gelip gelmediğine bakmaksızın valüasyon noktasının çok ötesinde hareketleri abartmalarıdır.

Genel Mesaj

Her seansın birbirinden farklı yapısı göz önünde bulundurulduğunda, traderların, bu üç zaman diliminde birleştirici bir kısa vadeli strateji yaratmalarını sağlayacak genel bir mesaj var mı? Aslında yok. Ancak bir stratejinin, sağlam tahmin edici güçleri olduğu düşünülüyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Asya seansı en sakin seans çünkü EURUSD paritesi genellikle her iki yönde 30 puan hareket ediyor. Ancak, EURUSD paritesi Asya seansında bir yöne ya da diğer yöne güçlü bir kırılma yaşarsa, bu hareketin Avrupa ve Kuzey Amerika işlem saatlerinde de devam etme ihtimali son derece yüksektir. 

Şekil 1’deki EURUSD paritesine bir bakalım. 6 Kasım gecesi, Avro, Tokyo işlem saatlerinde, Halk Kongresi Komite Başkan Yardımcısı Cheng Siwei’nin döviz rezervlerini, Dolar gibi zayıf para birimlerini dengelemek adına Avro gibi “güçlü para birimlerine kaydıracaklarını söyledikten sonra kırılma yaşadı.  Tokyo’daki kırılma, haber yayıldıkça Londra ve New York seanslarında da devam etti.  Genel olarak, para birimleri Tokyo’da hareket ediyorsa bunun önemli bir nedeni var demektir ve traderların, o fiyat hareketine dikkat etmeleri tavsiye edilir. 

Kapanış Düşünceleri: Fırtına Öncesi Sessizlik

Yüzeysel olarak, döviz piyasası nispeten sakin bir piyasa.  Kaldıraç olmadan, EURUSD paritesinde ortalama günlük bant aslında %6’nın altında ve bu oran Dow Jones Sanayi Ortalamasındaki fiyat hareketlerinden bile daha az.  Ancak bu sakin dış görünüm içinde oldukça yüksek bir volatilite barındırıyor. Bu durum, Kanada Doları’nın fiyat hareketlerinde çok daha iyi görülebilir. 

Şekil 2’ye bir bakın. 24 saatlik bir periyodda, grafikte USDCAD paritesinin 1,003 seviyesinde açılıp, 1,004 seviyesinde kapandığı (10 puanlık hareket) görülüyor.  Ancak gün içi fiyat hareketi, paritenin, en yüksek 1,008 en düşük 0,997 seviyesine ulaştığı dalgalanmalar gördü.   Diğer bir kelimeyle, USDCAD paritesi gün içinde sadece 10 puan hareket etti. Gün içi fiyat hareketleri toplandığında ise 200 puanın üzerinde!  Döviz piyasasının gizli ritmlerini anlamak, yatırımcıların yüzeyin altındaki bütün aktivitelerden kar etmelerini ve o piplerden bazılarını yakalamaya yardım eder.

Risk Uyarısı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım
danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti,
aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen
bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı
sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve
tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine
dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk getiri
tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer
alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize
uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Bu Hafta Çok Okunanlar

Edebiyat Sitesi